ANA BABA HAKKI

ANA BABA HAKKI

 

 

Yüce Allah buyuruyor:
Rabbin sadece kendisine kulluk (ibâdet, itaat) etmenizi ve annenize,
babanıza çok iyi davranmanızı
kesinlikle emretti. Onlardan biri ya
da her ikisi senin yanında yaşlanır (sana muhtaç olur) sa, onlara sakın
off! (bile) deme, aşağılayıp kaba davranma ve onlara güzel söz söyle.
Onlara acıyarak üzerlerine alçak gönüllü (koruyucu) kanatlarını
ger ve: Rabbim! Onlar beni küçüklüğümde (şefkatle) yetiştirdikleri
gibi, şimdi Sen de onlara merhamet et, de. (İsrâ - 23 - 24)
Bu âyet-i kerîmede, yalnızca Rabbimize kulluk etmemiz, O’na hiçbir
şeyi ortak koşmamamız, kalben ve bedenen tam teslim olup, emirlerine
itaat ve yasaklarından kaçınmamız emrediliyor.
Sonra ana-babamıza karşı da güler yüzlü, hoşgörülü davranmamız,
günah içermeyen emirlerine içtenlikle itaat etmemiz ve gönüllerini incitmeden
onlarla güzel geçinmemiz emrediliyor.
Özellikle yaşlılık dönemlerinde onlardan biri ya da ikisi bize sığındıkları
zaman, onlara “Off!” bile
demekten, yani hoşnutsuzluk ifade eden her çeşit
söz ve davranıştan kaçınmamız vurgulanıyor.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Büyük günahlar, Allah’a şirk (ortak) koşmak, ana babaya isyan etmek,
haksız yere bir insanı öldürmek
ve yalan yere yemin etmektir.
(Buhârî)
Büyük günahlar sadece bunlarla sınırlı değildir ve bunların dışında
daha pek çok büyük günahlar vardır. Ancak en büyük günah Allah’a eş,
ortak koşmak ve ana, babaya isyan etmektir.
Ebû Ümame radıyallahu anhü diyor ki:
Bir kimse, “Ya Resûlullah! Ana babanın evlâtları üzerindeki hakkı nedir?”
diye sordu.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyurdu:
Onlar senin ya cennetin ya da cehennemindir. (İbni Mâce)
Ana baba, gerçekten insanın ya cenneti ya da cehennemidir. Kim ana
babasının haklarını gözetir, İslâm’a uygun emirlerini yerine getirir ve gönüllerini
incitmeden onlara hizmet ederse, bunun karşılığı o güzelim cennettir.
55
Kim de ana babasının haklarını gözetmez, İslâm’a uygun emirlerine itaat
etmez
ve kaba davranıp gönüllerini incitirse, bunun karşılığı da o korkunç
cehennemdir.
Bu nedenle Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Cennet anaların (babaların) ayağı (rızası) altındadır. (Müslim)
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Ana babasını gözetip itaat edene ne mutlu! Allah ona (hayırlı) uzun
ömürler versin. (Hâkim)
Ana babasını gözetip koruyanlara gerçekten ne mutlu! Çünkü Allah
ana babasının gönlünü incitmeden
itaat edenlere, dünyada hayırlı, huzurlu
ve bereketli uzun ömürler verir, âhiret âleminde de cennet ve Cemal’i ile
ödüllendirir.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Burnu (yani yüzü) üstü sürünsün, burnu üstü sürünsün, burnu
üstü sürünsün.
Kimin? Ya Resûlullah! denildi.
Ana babasından birinin ya da ikisinin yaşlılık haline eriştiği halde,
sonra (onların rızasını kazanıp) cennete giremeyenin buyurdu.
(Müslim - Tirmizî)
Peki, ana babanın her emrine itaat edilir mi?
Yüce Allah buyuruyor:
Eğer onlar (ana-baban) seni, hakkında bilgin olmayan (sapık ideolojik)
görüşlerde bana ortak koşman için seni zorlarlarsa, sakın onlara
itaat etme! Dünya (işlerin) de onlarla iyi geçin ve bana yönelenlerin
yoluna gir. (Lokman - 15)
Evladını din karşıtı sapık görüşleri kabule zorlayan ana-babaya kesinlikle
itaat edilmez, ancak onlara çirkin sözler de söylenmez ve hakaret edilmez.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Allah’a isyanda (günah işlemede) hiç kimseye itaat edilmez. İtaat
ancak ma’rûf’ta (Allah’ın emirleri
doğrultusunda) dır. (Buhârî - Müslim - Nesâî -
Ebû Dâvûd)
Annesi, babası ya da her ikisi tarafından başını açmaya ve namaz kılmamaya
zorlanan bir kız, baskılara boyun eğip kesinlikle onlara itaat etmez
ve Allah’a isyan etmez.
56
Abdullah İbni Mes’ûd radıyallahü anhü diyor ki:
Peygamberimize (s.a.v.), Allah katında en sevimli amel nedir? diye sordum.
“Vaktinde kılınan (beş vakit) namazdır” buyurdu. Sonra hangi amel?
dedim. “Anayı, babayı gözetip itaat etmektir” buyurdu. Ondan sonra
hangisi? dedim. “Allah yolunda cihad etmektir” buyurdu. (Buhârî - Müslim)
Her gün beş vakit namazı düzenli bir şekilde kılmak Allah’ın hakkı,
Ana babayı gözetip itaat etmek ana-babanın hakkı,
Allah yolunda, din uğrunda cihad etmek dinin hakkı.
Ne mutlu bu üç hakkı yerine getirene ve birini yaparken, diğerini terk
etmeyene!
Mâlik bin Rebîa radıyallahü anhü diyor ki:
Biz Resûlullah’ın yanında otururken, Selemoğullarından biri geldi ve
“Ya Resûlallah! Annem, babam öldükten sonra onlara yapabileceğim bir
hayır var mı?” diye sordu.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyurdu:
Evet onlara dua edersin, günahlarının bağışlanmasını dilersin, vasiyetlerini
yerine getirirsin ve (onların) yakınlarını gözetip, dostlarına
ikram edersin. (Ebû Dâvûd)
İnsanlar arası ilişki ölümden sonra da devam ettiğinden, annesi, babası
ve yakınları ölen kimse onlara her zaman dua etmeli, günahlarının
bağışlanmasını Allah’tan dilemeli, onların adına yetimlere,
yoksullara sadakalar
vermeli ve bildiklerini okuyup sevabını hediye etmelidir.
Eğer vasiyetleri varsa onları yerine getirmeli, yakınlarını gözetip korumalı
ve dostlarını ziyaret edip, saygı ve ikramda bulunmalıdır.
Ayrıca, sadece bayramdan bayrama değil, ara sıra kabirlerini ziyaret
etmeli, Fâtiha ve İhlas gibi ezbere bildiği sûreler ile salâvât-ı şerîfeler okuyup
sevabını yakınlarının ve kabristandaki müslümanların
ruhlarına bağışlamalı
ve günahlarının af edilip kabir azabından kurtulmaları için dua
etmelidir.
Ölen yakınları için mevlid okutmak sevap mıdır?
Süleyman Çelebi’nin Fâilâtun, Fâilâtun, Fâilun vezninde yazmış olduğu
mevlid adlı şiir kitabı, içeriği açısından çok güzeldir. Bu nedenle sünnet,
söz, nişan ve evlenme gibi toplantılarda ve Peygamberimizin doğum gecelerinde
okunması çok güzeldir. Ancak Mevlana ve Yunus gibi tasavvuf
ehlinin yazmış olduğu şiirler, ölenler için ibâdet amacıyla okunmadığı gibi
Süleyman Çelebi’nin yazmış olduğu mevlid adındaki şiir kitabı da ibâdet
amacıyla okunamaz.
57
Peki, ölenler için mevlid okutmanın bir sakıncası var mı?
Evet var. Şöyle ki; İslâm’da, ne mevlid adında kutsal bir kitab ve ne
de ölenler için mevlid okutmak
diye bir ibâdet olmadığı için bid’attir ve bu
nedenle ölenlere hiçbir faydası yoktur.
Diğer yandan yakınları için mevlid okutanlar görevlerini yaptıklarını, yakınlarını
azaptan kurtardıklarını sanıyor ve asıl yapılması gereken faydalı
şeyleri ihmal ediyorlar.
Kıyâmete yakın anne-evlât ilişkileri!
Bir gün Hz. Cebrâil insan şeklinde Mescid-i Nebevî’ye geldi ve Peygamberimize
bazı sorular yönelttikten sonra, “kıyâmet ne zaman kopacak”
dedi. Peygamberimiz (s.a.v.):
“Sorulan (Muhammed) bu konuda sorandan (Cebrâil’den) daha
bilgili değildir “deyince, Hz. Cebrâil: “O halde (kıyâmetin) alâmetlerini haber
ver” dedi.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyurdu:
“Câriyeler (kadınlar) efendilerini doğurduğu zaman” (Buhârî-Müslim- Ebû
Dâvûd -Tirmizî -Nesâî)
Allah hakkından sonra, ana-baba hakkı geldiği ve ana hakkı baba hakkından
üç kat daha fazla olduğu halde, ne yazık ki kıyâmete yakın kadınlar
efendilerini doğuracak!
Dokuz ay karnında taşıdığı, kucağına alıp emzirdiği, altını temizlediği
ve hastalandığı zaman üzerine titrediği yavrusu büyüyünce, annesine bağırıp
çağıracak, hakaretler edip aşağılayacak, yani
annesine k
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol